Hayal Adası
Yarım hikayelerin,gözyaşlarının,hüzünlerin,umutların azıldığı,gücün yok olmaya ramak kaldığı yerlerden geldim...
Aşk ucuz değildi.İmkansız da!Belki de inanılmak istenen ama hiç sahip olunamayan mutlulukların diyarıydı.Belli bir adı yoktu.Başlıksız hikayeler gibiydi.Kendi hikayene,yaşanmışlıklarına,gördüklerine göre sen belirler din.Herkes farklı sunardı.Kimin kaçtığı,kimin görmek istediği,kimin ise önerilerle geldiği bir dünya idi.
Basit ama büyüleyen süslerle çevrili.Ağaçlar,güzellik konusunda birbiriyle yarışan çiçekler,deniz ve yeşilliğin karışık oldu tarif edilmez bir koku ve sizi tüm sıcaklığıyla kucaklayan kuş cıvıltıları karşılıyor.Her köşede,kendi halinde insanlar.Sanki hep oradaymışsınız gibi,hafif bir tebessümle: ''-HOŞ GELDİN! '' der.
Güneş batmaya başladığı anda herkes koşturmaya başlar.Karanlık tamamen çöküp,dalga seslerinin tam duyulmaya başlandığı anda ateş yakılır.İnsanlar ateşin başına toplanmaya başlar.Hepsinin elinde mutlaka bir şeyler vardır.Hiç kaybetmek istemedikleri o heyecanlı bakışlarla gelmeni beklerler.Köşen hazırdır!Yavaş adımlarla,anlam veremediğin ama kendine mani olamadan attığın gülücüklerle ilerliyorsunuz.Yerinize oturursunuz!Bazen uzun bazense kısa süren sessizlik sonun da bozulur.İlk defa gördüğün yüzlerden herhangi biri başlar anlatmaya.Hiç kimse yargılamadan,yüz ifadesini değiştirmeden,kafasını sallamadan kısacası hiç bir vücut hareketi bulundurmadan,lafını kesmeden öylece dinlerler.Şaşırır kalırsın.Anlatılanların şokuna mı uğrarsın yoksa kimsenin tepki vermeden dinlemesinin hayretliği midir?Anlam veremezsin ama tepki de veremezsin.Sen şaşkınlığı üstünden atana kadar bütün hikayeler anlatılmış,bütün gerçekliğiyle sunulmuş ve sıra sendedir.
Baskı yoktur.Tercih senindir.Hiç bir şekilde,hiç bir şeyle yargılanmazsın.İster şimdi istersen daha sonra anlatırsın.Kimi hemen kurtulmak için anlatır kimi ise hala hazmedemediğinden zaman geçmesini bekler.Burada her şey bambaşkadır.Etrafımızda gördüğümüz tüm kötülük,olumsuzluklardan,kahpelikler den,vicdansızlıklar dan,yargılamalardan,suçluluklar dan,şerefsizlikler den tamamen uzaktır.Sadece ve sadece dinlenirsin.İnsan olduğunu,bay/bayan olduğunu hissedersin,önemli olduğunu,değer verildiğini,bastırmaya çalıştığın o güzel duyguların aslında her şeyden üstün olduğunu fark edersin..
İlk gün geldiğin gibi dönersin.Vedalaşma,güle güle,hoşça kal,yine bekleriz gibi laflar söylenmez.Son gece toplanılır ve tek bir şey denilir:
-Seni uğurlamayacağız!Çünkü bura senin evin istedin zaman gelirsin.Sen kendi evine kapıyı kendin açarak geldin ve giderken de kapıyı sen kapayıp gideceksin.Tek bir şey yapmayacaksın.Giderken arkana bakmayacaksın!Eyer arkana bakarsan;bizle vedalaşmış ve bir daha asla buraya gelmeyecekmiş olursun...
Arkana bakmadan git ve elinde bir anahtarın olduğunu unutma!
Aşk ucuz değildi.İmkansız da!Belki de inanılmak istenen ama hiç sahip olunamayan mutlulukların diyarıydı.Belli bir adı yoktu.Başlıksız hikayeler gibiydi.Kendi hikayene,yaşanmışlıklarına,gördüklerine göre sen belirler din.Herkes farklı sunardı.Kimin kaçtığı,kimin görmek istediği,kimin ise önerilerle geldiği bir dünya idi.
Basit ama büyüleyen süslerle çevrili.Ağaçlar,güzellik konusunda birbiriyle yarışan çiçekler,deniz ve yeşilliğin karışık oldu tarif edilmez bir koku ve sizi tüm sıcaklığıyla kucaklayan kuş cıvıltıları karşılıyor.Her köşede,kendi halinde insanlar.Sanki hep oradaymışsınız gibi,hafif bir tebessümle: ''-HOŞ GELDİN! '' der.
Güneş batmaya başladığı anda herkes koşturmaya başlar.Karanlık tamamen çöküp,dalga seslerinin tam duyulmaya başlandığı anda ateş yakılır.İnsanlar ateşin başına toplanmaya başlar.Hepsinin elinde mutlaka bir şeyler vardır.Hiç kaybetmek istemedikleri o heyecanlı bakışlarla gelmeni beklerler.Köşen hazırdır!Yavaş adımlarla,anlam veremediğin ama kendine mani olamadan attığın gülücüklerle ilerliyorsunuz.Yerinize oturursunuz!Bazen uzun bazense kısa süren sessizlik sonun da bozulur.İlk defa gördüğün yüzlerden herhangi biri başlar anlatmaya.Hiç kimse yargılamadan,yüz ifadesini değiştirmeden,kafasını sallamadan kısacası hiç bir vücut hareketi bulundurmadan,lafını kesmeden öylece dinlerler.Şaşırır kalırsın.Anlatılanların şokuna mı uğrarsın yoksa kimsenin tepki vermeden dinlemesinin hayretliği midir?Anlam veremezsin ama tepki de veremezsin.Sen şaşkınlığı üstünden atana kadar bütün hikayeler anlatılmış,bütün gerçekliğiyle sunulmuş ve sıra sendedir.
Baskı yoktur.Tercih senindir.Hiç bir şekilde,hiç bir şeyle yargılanmazsın.İster şimdi istersen daha sonra anlatırsın.Kimi hemen kurtulmak için anlatır kimi ise hala hazmedemediğinden zaman geçmesini bekler.Burada her şey bambaşkadır.Etrafımızda gördüğümüz tüm kötülük,olumsuzluklardan,kahpelikler den,vicdansızlıklar dan,yargılamalardan,suçluluklar dan,şerefsizlikler den tamamen uzaktır.Sadece ve sadece dinlenirsin.İnsan olduğunu,bay/bayan olduğunu hissedersin,önemli olduğunu,değer verildiğini,bastırmaya çalıştığın o güzel duyguların aslında her şeyden üstün olduğunu fark edersin..
İlk gün geldiğin gibi dönersin.Vedalaşma,güle güle,hoşça kal,yine bekleriz gibi laflar söylenmez.Son gece toplanılır ve tek bir şey denilir:
-Seni uğurlamayacağız!Çünkü bura senin evin istedin zaman gelirsin.Sen kendi evine kapıyı kendin açarak geldin ve giderken de kapıyı sen kapayıp gideceksin.Tek bir şey yapmayacaksın.Giderken arkana bakmayacaksın!Eyer arkana bakarsan;bizle vedalaşmış ve bir daha asla buraya gelmeyecekmiş olursun...
Arkana bakmadan git ve elinde bir anahtarın olduğunu unutma!
Yorumlar
Yorum Gönder